LİMİTED ŞİRKET VERGİ BORÇLARINDAN ŞİRKET ORTAKLARININ / KANUNİ TEMSİLCİLERİNİN SORUMLULUĞU
- Ahmet Yazicioglu
- 11 Mar 2020
- 2 dakikada okunur
Türk Ticaret Kanunu 573. maddede Limited şirketin özellikleri düzenlenmiştir. Madde lafzına baktığımızda
"Bir veya daha çok gerçek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının toplamından oluşur. Ortaklar, şirket borçlarından sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler." Limited şirket ortaklarının şirket borçlarından sorumlu olmadığını görmekteyiz. Ancak bu hükmün bir takım istisnaları bulunmaktadır. bu istisnalardan birisi Limited şirket ortaklarının şirket vergi borçlarından şahsen sorumluluğunun bulunması olarak karşımıza çıkmaktadır. bu istisnai durum 6183 sayılı AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN'un 35. maddesi içerisinde hayat buluyor.
Madde metninde "Limited şirket ortakları, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar." açıkça şirketten tahsil edilemeyen amme alacaklarından ortakların doğrudan sorumlu olacağı belirtilmiştir.
Ortakların 6183 sayılı yasanın 35. maddesi uyarınca şirket borçlarından doğrudan doğruya sorumlu tutulabilmesi için birtakım şartların gerçekleşmiş olması gerekir;
şirketin haczedilen mal varlığının amme alacağını karşılamaması
Şirketin haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması
Şirketin iflasının istenmiş veya iflasının açılmış olması hallerinde amme alacağının iflas yoluyla takip sonucunda da tahsil edilemeyeceği kanaatinin oluşması, gibi alacaklı idarenin tespitine dayalı hallerde şirket Ortağı/ Kanuni Temsilcisine karşı takibe geçilebilecektir.
Danıştay 3. Dairesi 2006/3902 E. 2009/51 K. sayılı ilamında " Kanuni Temsilcilerin sorumlu tutulabilmesi için borcun zamanaşımına uğramadığının ve tüzel kişiden tahsil olanağının kalmadığının idarece tespitinin gerektiği" şeklinde hüküm kurarak idarenin Ortaklardan / Kanuni Temsilcilerden amme alacağının tahsili yoluna gidilirken bir takım yolları tüketmiş olma zorunluluğunu hüküm altına almıştır.
Danıştay 9. Dairesi 2015/2729 E. 2019/1107 K. sayılı ilamında "Kanuni temsilci sıfatıyla ilgili kişilerin takip edilmesinden önce vergi borcunun asıl borçlu şirket nezdinde, usulüne uygun bir şekilde tarh, tahakkuk, tebliğ safhalarından geçerek kesinleştirilmesi, vergi borçlusu hakkında tüm takip yollarının tüketilmesi ve amme alacağının vergi borçlusundan kısmen veya tamamen tahsil imkanının bulunmadığının somut bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir." şeklinde hüküm kurmuştur. Üst Derece Mahkemesince, idare tarafından ortaklara müracaat edilirken keyfiyetin önüne geçilmesi amaçlanmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanunu 114. madde metninde " Vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergiler zamanaşımına uğrar." denilmektedir. Kanun Koyucu burada şirket ortağı/kanuni temsilcisine idarece takibe geçilebilmesi için vergi alacağının tarh edilmesini yeterli görmemiş aynı zamanda ortağa/kanuni temsilciye ödeme emrinin tebliğ edilmesi gerekliliğinden bahsetmiştir. anılan süre zarfında tebliğ edilmeyen vergi borçları zamanaşımına uğramış olacaktır.
Zamanaşımını durduran haller:
Vergi Dairesinin matrah takdiri için Takdir Komisyonuna başvurması (Takdir Komisyonuna Başvuru ile süreler durur. Takdir Komisyonunca Vergi Dairesine komisyon kararı gönderilince süreler kaldığı yerden işlemeye devam eder şu kadar ki bu süre hiçbir şekilde 1 yılı aşamaz)
Mücbir sebep hali (Bu durumda, tarh zamanaşımı işlemeyen süreler kadar uzamaktadır (VUK, m. 15/1).
Mükellefe vergi/ceza ihbarnamesi tebliği
Vergi dairelerinin takdir komisyonu kararlarına karşı dava açmaları.
Kanun koyucu 6183 sayılı yasanın 35. maddesi, mükerrer 35. maddesi, 213 sayılı yasanın 10. maddesi ile sorumluluk bağlamında Ortak-Kanuni temsilci ayrımına gitmiştir. Limited şirket ortakları ortaya çıkan vergi borçlarından hisseleri oranında sorumlu olacakken Kanuni Temsilci (Müdür) sıfatına haiz olan kişiler vergi borçlarından hisse oranlarına bakılmaksızın müşterek ve müteselsilen sorumlu olacaklardır.
Commenti